Mimarlıkta uyarlanabilir yeniden kullanım, eski yapıları yeniden canlandırmak, daha sürdürülebilir bir şekilde inşa etmek ve mimari mirası korumak için mevcut bir binanın yeniden kullanılmasını ifade eder.
Londra'nın Kings Cross bölgesinde, İngiliz mimarlık firması Orms'un yürüttüğü uyarlanabilir yeniden kullanım projesi kapsamında 1970'lerden kalma bir Brütalist ofis binasını çağdaş bir butik otel olan The Standard London'a dönüştürüldü.
Mevcut binanın üzerine üç kat ekleyen cesur tasarıma imza atan proje ekibi, mevcut binanın iskeletini korumak, üç yeni katın ağırlığını desteklemek ve sürdürülebilirliği optimize etmek üzere enerji sistemleri tasarlamak için Autodesk Revit, 3B modelleme ve dijital ikiz teknolojisini kullandı.
Londra'nın hareketli King's Cross bölgesinde, İngiliz mimarlık firması Orms 1974'ten kalma eski bir ofis yapısını yenileyerek yapıyı 266 odalı bir butik otel olan The Standard London'a dönüştürmeyi başardı. İki büyük tren istasyonunun karşısında yer alan mevcut yapı, mimari açıdan önem arz eden Brütalist tarzda inşa edilmiş eski bir belediye tesisiydi.
Projenin baş danışmanları olarak Orms ekibi, dış mimari kabuğundan ve yapı çekirdeğinden sorumluydu. Uyarlanabilir yeniden kullanım (İngilizce) modelinden yararlanan yenileme projesi, savaş sonrası mimari mirasını korumak için mevcut binanın mümkün olduğunca büyük kısmını korudu. Bu noktadan yola çıkarak yapı, mevcut yapının üzerine üç yeni kat ekleyerek bir restoran, bar ve çatı terasına yer veren cesur bir tasarımla genişletildi ve kapsamlı bir şekilde yeniden şekillendirildi.
Tarihi eser binaları yeniden tasarlama projelerinin her biri eşsiz olduğundan bu tür projelerde izlenecek bir prototip yoktur. Autodesk Revit, 3B modelleme, ve dijital ikiz (İngilizce) teknolojisini kullanan Orms ve MEP ve yapısal danışmanlar Arup ve Heyne Tillett Steel, binanın son derece karmaşık yapılarının modellerini oluşturdu, sistemlerini entegre etti ve sürdürülebilirliği optimize etmek için ısıtma, soğutma, havalandırma ve aydınlatma çözümlerinin haritasını çıkardı. Bu teknoloji araçları ve uyarlanabilir kaynak süreçleriyle proje ekibi, eski bir binayı uluslararası bir otel grubunun Londra’daki modaya uygun, modern, stil sahibi amiral gemisine dönüştürdü.
Orms'un bu uyarlanabilir yeniden kullanım mimarlık projesini nasıl ele aldığını öğrenmek için videoyu izleyin.
[Video Dökümü]
Christian Natterodt, Şirket Ortağı/Proje Mimarı, Orms: İnşaat sektörü tek başına bu gezegendeki atıkların üçte birinden sorumludur. Binaları yıkıp yenilerini inşa etmeye devam edemeyiz. Bu binaları uyumlu hâle getirip ve inşaat karbonundan tasarruf edip hem yeni hem de güzel yapılara dönüştürebileceğimiz birçok farklı proje var.
The Standard London bu muhteşem turist otellerinden birisi. Otel adeta kollarıyla sizi sarıp kucaklıyor ve yapının mimarisindeki neşe duygusu hissedebiliyorsunuz.
Yapının geçmişi 1970’lere dayanıyor. Kirlenmiş, artık modernize edilmeyen bir yapı. Bu normalde birçok insanın yıkmak isteyeceği bir yapıdır. Öyleyse o yapının içinde bulunan fiziksel karbonu nasıl kurtarabiliriz, inşaat maliyetinden nasıl tasarruf edebiliriz ve bölge tarihinin bir parçası olan bu yapıyı çok özel bir şeye nasıl dönüştürebiliriz?
Andrew Middlebrook, Baş Yapı Mühendisi, Heyne Tillet Steel: Her yenileme farklı ve sonuç itibariyle ilgi çekicidir. Hiçbir zaman tek tip bir yaklaşım uygulanamaz.
Natterodt: Beton cepheye sahip beton bir taşıyıcı sistemimiz ve iki kat bodrumumuz var. Bu karmaşık şekiller 2B olarak çizilebilir ancak yalnızca 3B olarak gerçekten tam olarak anlaşılabilirler.
Yapı sektöründe bir prototipiniz yoktu. İnşa ettiğimiz her yapı prototip ve bitmiş ürün.
[Autodesk] Revit 3B modelleme, karmaşık şekilleri çok daha iyi anlamamızı sağlar. Binanın kendisinin dijital ikizini (İngilizce) kullanarak her bir noktayı ayrıntılı olarak inceleyebiliriz. Sahada çalışmaya başlamadan önce onu döndürebilir, hem yapı mühendisiyle hem de diğer herkesle koordine edebiliriz.
Middlebrook: Yapının iskeletini tespit için elimizden geldiğince çok araştırma yaptık ve ardından Revit'i kullanarak eksiksiz bir 3B model oluşturduk. Ve bu, mevcut yapıyı mümkün olduğunca korumamızı sağladı.
Revit'te malzemelere, örneğin somutlaştırılmış karbon gibi nitelikler atayabiliyorsunuz ve bu da ne kadar karbon kullanılacağını ölçmemizi sağlıyor.
Michael Stankiewicz, Kıdemli Makine Mühendisi, Arup: Bir yenileme ortamında yapıyı tasarlamak istediğimizde anında kısıtlamalara maruz kalıyoruz. Bir sonraki sürdürülebilirlik seviyesine ulaşmak için ısıtmayı, soğutmayı, havalandırmayı, aydınlatmayı ayrıntılı olarak anlamamız ve ihtiyaç duyulan her yerde enerjinin nasıl kullanılacağını gerçekten tasarlamamız gerekir. Revit gibi bir araca sahip olmak, enerji sistemlerini haritalandırabileceğimiz ve bu sayede son derece verimli binalar tasarlayabileceğimiz anlamına gelir.
Natterodt: Şu anda inşa ettiğimiz yapıların uyarlanabilir olmasını sağlamalıyız. Malzemelerin yeniden kullanılabilmesini sağlamak için gerekli belgelere sahip olmamız gerekir.
Middlebrook: Bilgileri iş birliği yaparak hızlı ve çevrimiçi olarak paylaşmamız, uyumsuzlukları tespit etmemiz ve binayı birlikte inşa etmemiz gerekiyorsa bunu yalnızca Revit yapabilir.
Christian Natterodt: Yeniden kullanım ve güçlendirme, geleceğin mimarisinde önemli rol oynayacaklar. Farklı bir dönemde farklı anlayışlara göre tasarlanan binaları, gelecek nesillere aktarabilecek şekilde yeniden hayata döndürebiliriz.